DEPRESYONDAN KORUNUN
DEPRESYONDAN KORUNUN
DEPRESYONDA OLDUĞUNUZU NASIL ANLARSINIZ?
Depresyon, en kısa tanımı ile en az 2 haftadan uzun süren sürekli moral bozukluğu ve yaşamdan keyif alamama hali olarak açıklanmaktadır. Ancak bu tanım her moral bozukluğunun sonucunda depresyonun ortaya çıkacağı anlamına gelmemektedir.
İnsanın psikolojik yapısı incelendiğinde, her insanda olumlu duygu ve düşüncelerin var olabildiği gibi bastırılmış şekilde bilinçaltında sinmiş olumsuz duygu ve düşüncelerin de var olduğu görülmektedir. Kişinin ruhsal olarak sağlıklı olduğu süre içerisinde karşılaştığı sorunlar sonucunda problem çözme becerilerini yeterli düzeyde kullanarak kişiler bilinçaltında var olan olumsuz duygu ve düşüncelerle baş edebilmeyi başarabilmektedir. Bu başarı durumu ise, kişinin psikolojik dayanıklılığı olarak açıklanabilmektedir. Ancak stres ve kaygı düzeylerinin problem çözme becerileri üzerine çıkması sonucu psikolojik dayanıklılık zayıflamakta ve bilinçaltında sinmiş durumda var olan olumsuz duygu ve düşüncelerin uyanarak kişinin yaşam enerjisini düşürmesine neden olmaktadır. Yaşam enerjisinin düşmesi sonucu kişi günlük yaşam aktivitelerini yapmada tutarlı bir şekilde isteksizlik göstermektedir. İşe-okula gitmek istememe, yemek yemek istememe, ya da yememesi gerektiği takdirde aşırı yemek yemek isteme, uyumak istememe ya da yataktan kalkması gerektiği halde sürekli olarak uyumak isteme, ev işlerini yapmak istememe, dikkatini toparlayamama, konsantrasyon güçlüğü çekme, yıkanma, giyinme, saçını tarama, makyaj yapma gibi öz bakım becerilerini yerine getirmek istememe, yaşamak istememe gibi tutarlı isteksizlik gösteren düşünce ve davranışlar ise depresyon belirtilerinin başında yer almaktadır.
DEPRESYONDAN KORUNMANIN YOLLARI
Depresyon, ülkemizde belirlenmiş olan ortalama yaşam standartlarına göre stres ve kaygının yüksek düzeyde tetikleyici rol oynaması sonucu özellikle genç ve üretken nüfusu daha fazla etkileyen global bir rahatsızlıktır. Depresyon aynı zamanda, bir uzman desteği alınmadığı sürece içerisinde olumsuz duygu ve düşünceleri tetikleyen pek çok uyarana maruz kalınması sonucu sinsice ilerleyen, insanların kendisini umutsuz ve çaresiz hissetmesine neden olan sancılı bir ruhsal hastalık olarak da tanımlanabilmektedir. Kişiler içinde bulundukları durumla başedemedikleri için psikolojik dayanıklılıkları zayıflamakta ve depresyona bağlı olarak diğer kaygı bozukluklarının ve fiziksel rahatsızlıkların da ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.
Özellikle kış aylarında daha fazla tetiklenen bir rahatsızlık olarak ortaya çıkan depresyon ilaç ve psikoterapi yöntemi ile tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır. Kişinin özellikle stresli ve yorucu bir yaşamı var ise, kendisine ruhsal açıdan zarar veren tüm tehdit unsurlarını çok iyi belirlemesi ve kaos gibi algılanan durumu bir uzman gözetimi altında kısa sürede çözüme ulaştırmak için destek alması gerekmektedir. Kişiler günlük yaşamları içerisinde yukarıda belirtilmiş olan depresyon belirtilerini kendi psiko-sosyal durumları içerisinde gözlemliyor ve iç huzursuzluk olarak tanımlanan şekilde rahatsızlık hissediyorlar ise, aşağıda belirtilen başlıca davranışsal değişimleri yapmaları kişilere yaşam kalitelerini arttırmalarında fayda sağlayabilmektedir:
Depresif belirtilerin hissedildiği süreç içerisinde;
· Tv haberleri, gazete haberleri, duygusal film-müzik ve dizilerden uzak kalmaya çalışılmalı, bunların yerine kişiler kendilerini mizah dergileri okumaya, yarışma programları veya komedi programları izlemeye yönlendirmelidir.
· Gün içerisinde en az 45 dakika sadece kişi kendisine vakit ayırmaya çalışmalıdır. (Kişi kendisine ayırdığı bu vakti hiçbir sorun düşünmeden kendi öz bakımına yönelik kullanabilir, ya da dışarıda yürüyüş yapma, sadece kendisini dinlendirmek için bir yerde çay-kahve molası verme gibi vaktini harcayabilir.)
· Depresyon tanısı almış olan kişi mümkün olduğu kadar kendisini olumsuz yönde etkileyen arkadaş-akraba gruplarından uzakta tutmaya ve başkalarının sorunlarını dinlememeye çalışmalıdır.
· Sorun odaklı düşünmeyi çözüm odaklı düşünme yöntemine çevirerek sürekli sorunu düşünmek yerine çözüm üzerinde yoğunlaşmaya çalışılmalıdır. Böylece sorunu büyüterek felaketleştirmeye çevirmek yerine çözüm üzerinde odaklanarak problem normalleştirilmiş olur. Bu yöntem düşüncesel olarak kişileri rahatlatmakta ve depresif düşüncelerin pekişmesine neden olan diğer olumsuz düşüncelerin sonlanmasında önemli bir rol oynamaktadır.
· Depresyon, kişiyi zihinden atamadığı sürekli yineleyici düşüncelere maruz bırakabilmekte ve olumsuz düşünceler beden duruşunu da olumsuz yönde etkilediği için kasların sürekli gergin olmasına neden olabilmektedir. Bu durum nedeniyle ise kişi gün sonunda kendisini hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak çok yorgun hissedebilmektedir. Psikolojik ve fiziksel olarak hissedilen bu yorgunluğu giderebilmek için gün içerisinde arka arkaya 7-8 defa tüm kasların rahat bırakılarak yapıldığı nefes egzersizlerinin tekrarlanması gerekmektedir. Kasların gevşetilmesi ve nefes egzersizleri ile zihnin rahatlatılması sonucunda kişi kendisini daha rahatlamış hissedebilmekte ve hissedilen iç huzursuzluk düzeyinin azaldığı gözlemlenmektedir.
· Özellikle kış aylarında kişilerin fiziksel bir rahatsızlıkları olmadığı süre içerisinde gündüz uykularından kaçınarak gün ışığından yararlanmaları gerekmektedir.
· Kafein içerikli içeceklerden uzaklaşarak bitki çayı tüketiminin arttırılmasının ve ılık duş almanın yine kişilerde rahatlatıcı etki yarattığı görülmektedir.
Yukarıda belirtilerin durumlar depresyonu önleme konusunda sadece bilgilendirme açısından yazılmış başlıca davranışsal değişim tanımlamalarıdır. Ancak depresyon çok yönlü ele alınması ve üzerinde çalışılması gereken ciddi bir psikolojik rahatsızlık olduğu için durumun bir uzman gözetimi altında değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Okunma Sayısı : 1136