“Basın Adliye Koridorlarında, Nezaretlerde, Ev Hapsinde”
İYİ Parti Tekirdağ Milletvekili Selcan Taşçı, 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı” sebebiyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi.
Taşçı, basın mensupları ve kuruluşlarına uygulanan tutuklamalara, sansürlere, baskılara dikkate çekti. Basının demokrasinin dördüncü gücü olarak kamu adına denetim görevini üstlendiğini hatırlatarak, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki kuvvetler ayrılığının zayıfladığı bir ortamda basının bağımsızlığının hayati önem taşıdığını ifade etti. Taşçı, Sakarya, Bilecik, Eskişehir, Afyon ve İzmir'de devam eden yangınlarda can veren 10 orman işçisi ve gönüllüye, ayrıca elim bir kazada şehit olan Üsteğmen Tuğrul Özsu'ya rahmet, ailelerine ve millete başsağlığı diledi. "Bu acı günlerde, 24 Temmuz'u konuşmak belki yabancılaşma gibi görünebilir. Ancak tam da bu yüzden, geçmiş yangınların nedenlerini konuşmamız engellendiği, sorumlulardan hesap sormamızın önüne geçildiği için bu felaketler tekerrür ediyor" dedi. Milletvekili Taşçı,. "Aladağlar'daki ihmaller tartışılsaydı, Soma'daki cinayet gerçeği karartılmasaydı, İliç'teki felaket bu denli pişkin bir sorumluluktan kaçışla vuku bulur muydu?" sözleriyle, basın özgürlüğünün diğer tüm özgürlüklerin temeli ve garantisi olduğunu vurguladı.
Konuşmasında sansürün günlük hale gelmesinin en büyük tahribatının, yetkililerde "nasıl olsa sustururum, karartırım, yazdırmam, konuşturmam" rahatlığını oluşturması olduğunu belirtti. Kadın cinayetlerinden afetlere, terör saldırılarından yolsuzluklara kadar "devlet" gücünü elinde bulunduranların ilk başvurduğu yöntemin "yayın yasağı" olduğunu örneklerle açıkladı:
Narin cinayeti: İlk hamle yayın yasağı, Sıla tecavüzü: İlk hamle yayın yasağı, Bolu Grand Kartal yangını: Yayın yasağı, TUSAŞ saldırısı: Yayın yasağı.
Taşçı, 19 Mart operasyonları sonrası bant daraltmaları ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın gözaltına alınmasının ardından uygulanan 42 saatlik bant daraltmasını da hatırlattı. RTÜK Başkanı'nın gece yarısı sosyal medya üzerinden yaptığı tehditleri kınayan Taşçı, "Bu bir tehdit değil mi?" diye sordu.
‘’Baskılar artıyor’’
Milletvekili Taşçı, basına uygulanan cezaları ve gazetecilerin durumunu Türkiye Gazeteciler Sendikası raporundan çarpıcı verilerle aktardı: Saraçhane protestoları sürecinde medyaya 21 milyon lira ceza kesildi. Aynı dönemde 4 televizyon kanalına 16 yayın durdurma cezası verildi. Sözcü TV'nin yayını 10 gün durduruldu, açıldığı gün yeni bir ceza aldı. Nisan 2015'e kadar 1 yılda gazetecilere 313 soruşturma açıldı, 123 gazeteci gözaltına alındı. 212 davada 311 gazeteci yargılandı ve toplamda 137 yıl 23 gün hapis cezasına çarptırıldı. Açılan davaların toplam değeri 3 milyon 850 bin TL'ye ulaştı.
Taşçı, tutuklu gazetecilerin durumuna da dikkat çekerek, "Şu anda 19 gazeteci cezaevinde" dedi. Furkan Karabay örneğini vererek, "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasıyla cezaevinde bulunan bir gazeteciyi ziyaret talebinin bakanlıkça reddedildiğini ve kendisine "O zaten Cumhurbaşkanına hakaret, hiç olmaz!" cevabının verildiğini aktardı. Taşçı, bunun Abdülhamit dönemi istibdadına benzediğini söyledi.
2022'de yürürlüğe giren "Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yayma" başlıklı Sansür Yasası'nı eleştiren Taşçı, bu yasa kapsamında 67 gazeteciye 85 soruşturma açıldığını belirtti. Sansür memurlarının yerini RTÜK, Basın İlan Kurumu ve Dezenformasyonla Mücadele Merkezi gibi kurumların aldığını ifade eden Taşçı, Anayasa Mahkemesi'nin "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine müdahale" kararına rağmen Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin faaliyetlerine devam etmesini eleştirdi.
Taşçı, RTÜK'ün 1 Ocak 2023 - 6 Mart 2025 tarihleri arasında toplam 400 milyon lira para cezası kestiğini belirterek, "Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü'nün 'George Orwell bile RTÜK gibi bir şeyi hayal edemezdi' açıklamasını hatırlatarak, Türkiye'yi bu aşağılamanın muhatabı yapmaya kimin hakkı var?" diye sordu.
Anayasa'nın 28. maddesinde "Basın hürdür sansür edilemez!", 29. maddesinde "Süreli veya süresiz yayın önceden izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz!" ve Basın Kanunu'nun 3. maddesinde "Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir!" hükümlerinin yer aldığını hatırlatan Taşçı, "Anayasa hala özgür gazeteciliğin yanında! Onu gözümüz gibi koruyalım arkadaşlar!" çağrısında bulundu.
Konuşmasının sonunda, bugünün bayram değil mücadele günü olduğunu vurgulayan Taşçı, tüm kalbiyle 24 Temmuz'un yeniden bir bayram olarak kutlanacağı günlere inandığını söyledi. Yandaşlığın da bir pranga olduğunu belirterek, gazetecilerin prangalarını söküp atacaklarını, değişimin eleştirdiğine benzeyerek gelmeyeceğini ifade etti. Abdi İpekçi, Çetin Emeç, Uğur Mumcu gibi isimlerin hatırasını görev emri sayan kalem ve kelam erbabının Türk basınında hala var olduğuna inandığını belirten Taşçı, "İstibdata karşı hürriyetlerini kendi mücadeleleriyle kazanacaklar!" dedi.
Taşçı, konuşmasını "Kahrolsun istibdat; yaşasın Hürriyet!" sözleriyle sonlandırdı.
Okunma Sayısı : 130
